Yapılan KHK değişiklikleri ile aşağıda verilen Ekonomik, Ticari, Teknik anlaşmalar Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan uygulanır
Onaylama ve onaylamanın uygun bulunması (1) Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmalar Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanır. Bir milletlerarası andlaşmanın onaylanması veya bunlara katılma, ikinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen haller dışında, onaylamanın veya katılmanın Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bir kanunla uygun bulunmasına bağlıdır. (2) Milletlerarası bir andlaşmaya dayanılarak yapılan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari veya teknik andlaşmalar Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan onaylanır. (3) Ekonomik, ticari veya teknik münasebetleri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalardan; Devlet maliyesi bakımından yüklenme gerektirmeyen, kişi hallerine ve Türk vatandaşlarının yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmayan antlaşmalar Cumhurbaşkanınca doğrudan onaylanır. (4) Türk kanunlarına değişiklik getiren hükümler içeren her türlü milletlerarası antlaşmanın onaylanması veya bunlara katılma, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylamanın veya katılmanın uygun bulunmasına ilişkin bir kanun çıkarılmasına bağlıdır.
FİİL EHLİYETİNE GÖRE GERÇEK KİŞİLERİN HUKUKİ DURUMU
Olağan evlilik yaşı: 17 Yaşın doldurulmasıdır
Olağan üstü evlilik yaşı: 16 yaşın doldurulmasıdır. Mahkeme kararı velinin rızası gerekir ergin kılmada yaş büyümez. Sadece kişi ergin sayılır.
Kaza-i Rüşt: En az 15 yaşını dolduran küçük kendi isteği ve velisinin rızası ile mahkemece reşit kılınabilir. Küçüğün isteği olacak(Ergin kılınma). Küçüğün menfaatini gerektirecek. Velayet altında ise velisinin rızası, vesayet altında ise vesayet makamı ve denetim makamının izni olacak.
Kısıtlanma Sebepleri:
1-Kişinin kendi isteği
2-Akıl hastalığı
3-Akıl zayıflığı
4-Yaşlılık
5-Ayyaşlık,savurganlık
6-Sakatlık
7-Bir yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı ceza
8-Alkol ve uyuşturucu bağlılığı
9-Kötü yaşama tarzı
10-Kötü yönetim
11-Ağır hastalık
12-Deneyimsizlik
FİİL EHLİYETİNE GÖRE GERÇEK KİŞİLERİN HUKUKİ DURUMU
1-Tam ehliyetliler: Fiil ehliyetinin bütün koşullarına sahip olanlardır. Yani ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan ve kısıtlı bulunmayan kişilerdir. Her türlü işlem ve eylemlerden tek başlarına sorumludurlar. Tam ehliyetliler, fiil ehliyetinin bütün özelliklerine sahip olan bekarlar bu grupta yer alırlar. 2-Sınırlı ehliyetliler: Ayırt etme gücüne sahip olanlar-Ergin olan ve kısıtlanmamış kişiler Fiil ehliyetine sahip olan evliler Kendisine yasal danışman atananlardır. Bu grupta yer alanlar fiil ehliyetine sahiptirler anca bazı işlemler için yasal danışmanının onayı gerekir.
a-Evli Kişiler : Medeni Kanuna göre, eşlerden biri, aile konutunu diğer eşin açık rızası olmadan devredemez veya aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez
b-Kendilerine Yasal Danışman Atanmış Olanlar: Kısıtlanmaları için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, korunmaları bakımından fiil ehliyetlerinin sınırlandırılması gerekli görülen ergin kişilerdir. Kendilerine yasal danışman atanmış bu kişiler, yasal danışmanlarının olumlu oyu olmaksızın belli bazı işlemleri yapamazlar. Eğer bu işlemleri yaparlarsa tek taraflı bağlamazlık yaptırımı (hükümsüzlük) geçerli olur. Bu işlemler alım satım, kefil olma, borç-mal bağışlama vs.
3- Sınırlı ehliyetsiz kişiler:
1-Ayırt etme gücüne sahip ama ergin olmayan kişiler
2-Ayırt etme gücüne sahip ergin olan ve kısıtlı olan
3-Lehlerine olan işlemleri yapar ama aleyhlerine olan işlemleri yapamazlar 4-Kural olarak fiil ehliyetleri yoktur. Ama istisnaları vardır. Kişiye sıkı sıkıya bağlı işlemleri yapabilirler (örnek: Vasiyetname gibi) .
5-Sınırlı ehliyetsizlerin yasal temsilcileri olsa dahi yapamayacağı işler vardır. Bunlar Bağış, Kefalet sözleşmesi, Vakıf kurmak örnek verilebilir.
6-Sınırlı ehliyetsizler yasal temsilcileri rızasıyla yapacakları işlere örnek satış sözleşmesi verilebilir.
7- 17 veya 40 yaşında ama kısıtlı kişiler örnek verilebilir.
4-Tam Ehliyetsizler:
l—Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar
ll-Ergin olup olmamak önem arz etmez.
lll-Fiil ehliyetleri yoktur
lV—İşlem ve ehliyetlerinden sorumlu tutulmazlar
V)3 Yaşındaki bir çocuk 40 yaşındaki akıl hastası örnek verilebilir.
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ(AİHM)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM ):
-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine göre faaliyet gösteren uluslar üstü bir mahkemedir. -Sözleşme 4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da imzalanmış ve on devlet tarafından iç hukukta onaylanıp onay belgelerinin Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine tevdi edilmesinin ardından 3 Eylül 1953 tarihinde yürürlüğe girmiştir. -AİHM 1959 yılında üyeleri seçilerek faaliyete başlamıştır.
Hakim sayısı: – AİHM, AİHS’a taraf ülke sayısı kadar hâkimden oluşmaktadır. Hâkimler sözleşmeci devletlerin önerecekleri üç kişi arasından Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından oy çokluğuyla seçilir. Türkiyenin AİHS ve Ek protokolü imzalaması: Ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’ı 4 Kasım 1950 tarihinde, Ek Protokol’ü de (1 No’lu Protokol) 20 Mart 1952 tarihinde imzalamış, Her iki metni de 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Koruma Sözleşmesi ve Buna Ek Protokolün Tasdiki Hakkında Kanun ile onaylamıştır Türkiye’nin bireysel başvuru hakkını tanıması: 28 Ocak 1987 Türkiye’nin AİHM’nin yargılama yetkisini tanıması: 25 Eylül 1989
TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLANDIRILMASI:
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının sınırı olarak şu yedi şartın bir arada gerçekleşmiş olması gerekmektedir: -Sınırlama kanunla olmalıdır. -Sınırlama ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır. -Sınırlama Anayasanın ilgili maddesinde belirtilen sebeplere dayanmalıdır. -Sınırlama Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmalıdır. -Sınırlama demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmamalıdır. -Sınırlama laik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olmamalıdır. -Sınırlama temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunmamalıdır.
Olağanüstü dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması: Olağanüstü hâllerde, duruma göre temel hak ve hürriyetlerin durdurulması mümkündür. “Savaş, seferberlik (…) veya olağanüstü hâllerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (…) dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.”
Devletin temel hak ve hürriyetleri sınırlandırırken ve hatta kullanılmasını kısmen veya tamamen durdururken uyması gereken sınırlar vardır. Bu sınırlar şu şekildedir: – Savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerden biri var olmalıdır. – Milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemelidir. -Ölçülülük ilkesine uygun hareket edilmelidir.
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması:
l—Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
ll–Sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
Aşağıdaki durumlarda milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir:
l-Savaş, ll-Seferberlik lll-Olağanüstü hallerde,
Ülkemizde yaşayan yabancıların Temel hak ve hürriyetler ilgili sınırlanması: Milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir. 1982 Anayasasına göre zorla çalıştırma sayılmayan durumlar:
l—Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar;
ll–Olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler;
lll-Ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları Kanunların yayınlanması :
1-Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları onbeş gün içinde yayımlar.
2-Cumhurbaşkanı, Yayımlanmasını kısmen veya tamamen uygun bulmadığı kanunları, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte aynı süre içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir.
3-Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir. Bütçe kanunları bu hükme tabi değildir.
4-Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu üye tam sayısının salt çoğunluğuyla aynen kabul ederse,kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar Meclise geri gönderebilir. 5-Anayasa değişikliklerine ilişkin hükümler saklıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin faaliyetleri: Toplanma ve tatil: Türkiye Büyük Millet Meclisi, her yıl Ekim ayının ilk günü kendiliğinden toplanır. Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir; ara verme veya tatil sırasında Cumhurbaşkanınca toplantıya çağrılır. Meclis Başkanı da doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi üzerine, Meclisi toplantıya çağırır. Ara verme veya tatil sırasında toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, öncelikle bu toplantıyı gerektiren konu görüşülmeden ara verme veya tatile devam edilemez. Toplantı ve karar yeter sayısı: Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tam sayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yolları: 1-Meclis araştırması 2-Genel görüşme 3-Meclis soruşturması 4-Yazılı soru